MEME CERRAHİSİ
Meme Büyütme   /  Meme Küçültme-Dikleştirme   / 

MEME CERRAHİSİ
  triangle  

Meme Büyütme

Meme büyütme (meme augmentasyonu) amacıyla geçmişte parafin, kauçuk, poliüretan gibi çok çeşitli malzemelerin kullanımı söz konusu olmuşken ilerleyen teknolojiyle beraber polimer bazlı ve polidimetil siloksandan üretilen meme protezlerinin kullanımı günümüzde altın standart haline gelmiştir.

Meme protezleri şekline göre yuvarlak ve anatomik (damla) yapıda olabilir. Yuvarlak protezlerin yatay ve dikey taban çapları birbirine eşittir. Anatomik protezlerde dikey çap, yatay çaptan biraz daha uzun olup, protezin yüksekliği alt kutupta üst kutuptan daha fazladır. Yüzey yapısına göre ise meme protezleri düz ve pürtüklü olabilir. Pürtüklü yüzeye sahip protezlerin çevresinde kapsül oluşma ihtimalinin düz yüzeye sahip protezlere oranla daha az olduğu gösterilmiştir.

Meme augmentasyonu ameliyatı genel anestezi altında gerçekleştirilmekte ve yaklaşık 1-2 saat sürmektedir. Ameliyat esnasında meme protezinin yerleştirilmesi için dört ayrı kesi seçeneği mevcuttur. Bunlar koltukaltı, meme başı çevresi, meme altı katlantısı ve göbek deliği kesilerdir. En çok tercih edilenler meme altı katlantısı ve meme başı çevresinde yapılan kesilerdir. Meme başı çevresi kesisinde süt kanalları, süt bezleri ve sinirlerin zarar görmesi mümkündür. Meme altı kesisinde ise bu anatomik yapıların zarar görme ihtimali daha düşüktür. Koltukaltı ve göbek deliği kesileri genellikle endoskopik olarak protez yerleştirilmesi amacıyla tercih edilmektedir.

Ameliyattan sonra meme derisi altında birikebilecek sıvıların uzaklaştırılması amacıyla drenler kullanılabilir. Hastanede kalış süresi genellikle bir gündür. Ameliyatı takip eden ilk iki hafta yaklaşık 45° açı ile yatak istirahati gerekmekte ve en az sekiz hafta süreyle korse giyilmelidir. Ameliyattan bir ay sonra hafif, üç ay sonra ise orta zorluk seviyesindeki fiziksel aktivitelerin yapılmasına izin verilmektedir.

Meme protezlerinin meme kanserine yakalanma riskini artırıp artırmadığı ve meme kanserinin saptanmasını gizleyip gizlemediği konuları uzun yıllar boyunca tartışma ve merak konusu olmuştur. 1995 yılında Kanada’da 11.000 hasta üzerinde yapılan ve bugüne dek yapılmış en fazla hasta sayısına sahip bir araştırmada, meme büyütme ameliyatı uygulanmış hastalardaki meme kanseri görülme oranı meme protezi olmayan hastalarla karşılaştırılmış ve meme büyütme ameliyatı uygulanan hastalardaki meme kanseri görülme sıklığında genel nüfusa oranla istatistiksel olarak belirgin bir fark olmadığı saptanmıştır. 1999 yılında A.B.D.’de yapılan araştırmada ise meme protezli hastalarda ilk ya da tekrarlayan meme kanseri görülme sıklığında bir artış olmadığı tespit edilmiştir. Meme protezleri hakkında diğer bir kuşku da bu protezlerin mamografi sırasında X-ışınlarını engelleyerek meme kanserinin tanısını geciktirip geciktirmediğidir. Ancak bu konuda da yapılan çalışmalar göstermiştir ki protezli hastalarda mamografinin etkinliği protez olmayan hastalar ile hemen hemen aynıdır. Özet olarak, meme protezli hastalarda meme kanseri gelişme riskinde bir artış olmadığı söylenebilir. Ancak son yıllarda meme protezi olan küçük bir hasta grubunda “Anaplastik Büyük Hücreli Lenfoma (ALCL)” tespit edilmiştir. “Meme İmplantıyla İlişkili ALCL (BIA-ALCL)”, implantı çevreleyen kapsülde gözlenir ve meme kanseri olarak kabul edilmez.

BIA-ALCL tedavisi tipik olarak implantın ve çevresindeki kapsülün çıkarılmasını içerir. Bazı durumlarda kemoterapi veya radyoterapi gibi ek tedaviler gerekebilir.

Meme Büyütme
Meme Küçültme-Dikleştirme

Meme Küçültme-Dikleştirme

Günümüzün estetik standartlarından daha büyük ve sarkık yapıda olan memeler kadınlarda hem fiziksel hem de psikososyal birtakım sorunlara yol açmaktadır. Fiziksel sorunlar arasında boyun, omuz ve sırt ağrısı, vücut duruş bozuklukları, sutyen askıları nedeniyle omuzlarda çukurlaşma, ellerde uyuşma, spor aktiviteleri ve günlük fiziksel aktivitelerde kısıtlılık, solunum problemleri ve meme derisinde enfeksiyon gelişimi sayılabilir. Psikososyal sorunlar arasında ise özgüven kaybı, içe kapanma, depresyon, sosyal izolasyon, cinsel sıkıntılar ve giysi seçiminde zorlanma sayılabilir. Unutmamak gerekir ki meme küçültme (meme redüksiyonu) ve meme dikleştirme (mastopeksi) ameliyatları sonrasında bahsedilen bu fiziksel ve psikososyal sorunlarda tam olarak iyilenme halinin elde edilmesi beklenmez.

Hormonal bir sorunun saptanmaması, emzirmenin üzerinden 6-12 ay geçmiş olması ve fizik muayene ve radyolojik değerlendirmede patolojik bir bulgunun tespit edilmemesi durumunda meme büyüklüğü (meme hipertrofisi) ve sarkıklığına yönelik cerrahi işlem gerçekleştirilebilir. Meme redüksiyonu ve mastopeksi ameliyatları ergenlik dönemi sonrasında meme gelişiminin tamamlanmasıyla gerçekleştirilir. Ancak “virjinal meme hipertrofisi” gözlenen ergenlik dönemindeki genç kadınlarda meme gelişimi tamamlanmadan da cerrahi işlem düşünülebilir.

Meme redüksiyonu ve mastopeksi ameliyatlarındaki genel ilkeler fazla deri, yağ ve meme dokusunun çıkarılması, meme derisi ve meme bezinin ayrı ayrı şekillendirilmesi ve meme başı ve etrafındaki kahverengi sahanın (areola) yeni anatomik yerine taşınmasıdır. Memelerin boyutları, sarkıklık derecesi ve meme derisinin kalitesi gibi özelliklere bağlı olarak tercih edilen yöntem neticesinde değişik yerleşimli izler gözlenmektedir. Meme redüksiyonu ve mastopeksi ameliyatlarında sıklıkla “ters T skarlı” ve “dikey (vertikal) skarlı” teknikler kullanılmaktadır.

Ameliyatlar genel anestezi altında gerçekleştirilmekte ve yaklaşık 3-5 saat sürmektedir. Ameliyattan sonra meme derisi altında birikebilecek sıvıların uzaklaştırılması amacıyla drenler yerleştirilir. Hastanede kalış süresi 1-2 gündür ve drenler genellikle ameliyattan 2-4 gün sonra çıkarılır. Ameliyatı takip eden ilk iki hafta yaklaşık 45° açı ile yatak istirahati gerekmekte ve en az sekiz hafta süreyle korse giyilmelidir. Ameliyattan bir ay sonra hafif, üç ay sonra ise orta zorluk seviyesindeki fiziksel aktivitelerin yapılmasına izin verilmektedir.

04.01.2024 tarihinde güncellenmiştir.
WhatsApp